Daha önce de yazmıştım Hera’yı..
Kanserdi.
Şimdi de epilepsi krizleri ve nöbetleri yakasını bırakmıyor onun.
Gözleri görmez ,kulakları duymaz oldu .
Dünya ile irtibatı babasının elleri sadece .
Kokusunu hissediyor , bizim onun yorulan kalbinin atışlarını hissettiğimiz gibi .
Babası Halil İbrahim insan üstü bir mücadele veriyor onun için.
Farklı canlılar ama, tek cana sığmış gibiler .
Çoğumuzun ailesinde olmayan bağ var ikisinin arasında..
İbretlik bir hikayenin içindeler aslında.
Hüzünlüyüm tabi ki..
Hera ve Halil İbrahim adına .
Acı çeken bir baba, acılara direnen bir evlat.
Bu hikayenin mutlu sona ulaşması için dua eden o kadar çok insan varki benim gibi ..
Bakalım sonu nereye varacak ..
Bir taraftan da umut ve mutluluk vadeden bir tablo görüyorum bu hikayede…
Başına kürekle vurulan, yavrularıyla birlikte dağlara terkedilen, sokaklarda soğuktan donma , açlıktan ölme tehlikesi geçiren ve barınaklarda adeta soykırıma uğrayan binlerce evlat varken, Hera ve Halil İbrahim’in baba oğul aşkı şu sıralar yüreğimizi acıtmış olsa da, uzunca bir süre içimizi de ısıttı.
Onlar ,çocuklarını sosyal hizmetlere veren ebeveynler,, annelerine babalarına bakmaktan aciz evlatların dünyasında adeta bir destan yazdı.
Koskoca bir teşekkür borçluyuz onlara.
Can dostlarımız için taşlaşmış yüreklere seslendikleri için.
Vicdanlara merhamet aşıladıkları için.
Hikayenin sonu nasıl biterse bitsin, iki tane Adam gibi Adam tanımış olmak ruhumuza iyi geldi açıkçası .
Hera zaten bizim meleğimiz, gitse de kalsa da.
Mekanı değişebilir , ama bizdeki yeri hiç değişmeyecek.
Ama kalırsa yanımızda, sadece babası ve bizleri mutlu etmeyecek, arkadaşlarının, kardeşlerinin talihsiz hayatları için de umut olacak ..