BABLAR VE OĞULLARI

Author

Categories

Share

Prof. Dr. Necmettin Erbakan.
Milli Görüş’ün fikir babasıydı.
Bilim, ekonomi ve ardından siyasetle buluşan çalkantılarla dolu bir siyasi yaşamı vardı Erbakan Hoca’nın. Almanya’daki bilimsel kariyeri ile birlikte ağır sanayinin temellerini önce zihnine, sonra Türkiye’nin savunma sanayine aktarmak için büyük çaba sarf etti. Kıbrıs Barış Harekatı’nda kazanılan kupanın bir kulpundan tuttu. Sonra koalisyonlar, siyasi yasaklar, cezalar.. Türkiye’nin laiklik penceresinden bakıldığında sakıncalı görünüyordu Erbakan Hoca ama formasyonu gereği bilime, ekonomiye hiç sırtını dönmedi. Siyonizm ile savaşırken bile üretimden hiç vazgeçmedi, gerçeklerden hiç uzaklaşmadı. En azından ülkenin kurucu liderine söz söyletmedi, “Atatürk yaşasaydı Milli Görüşçü olurdu” diyerek ilkelerine ve anlayışına sahiplendi.

Kemal Sunal
Müşterek mutluluğun son halkasıydı.
11 yılda Liseyi bitirdi, Tembel olduğu için değil, birlikte okudukları arkadaşlarıyla anlaşmalı oldukları içindi. Oradan başlamıştı aslında onun mizahi karakteri, farklılığı. Bu ülkenin belki de en değerli sosyal sorumluluk projesiydi Kemal Sunal. Defalarca izlense de filmleri, lezzeti hep aynı kaldı dimağımızda. Çünkü toplumsal yaralarımıza dokundu, küfür etti yerimize, yeri geldi meydan okudu, yeri geldi aşık oldu. Hepimizin hasletlerini bir çehrede topladı, hem de tebessüm eden bir çehrede. Gülmenin sözlükteki karşılığı oldu. Şayet yaşasaydı ve toplumun geldiği bu noktayı görseydi hem dünyası hem de mizahı kararırdı.

Erbakan Hoca ve Kemal Sunal siyasetçi ve sanatçı kimliklerinin yanı sıra bir babaydı aynı zamanda.
Her ikisinin de topluma bıraktığı miras vardı.
Ali Sunal..
İktidar yanlısı bir kanalda mizah yapıyor şu sıralar, babasının bayrağını taşıyarak. Ekibiyle birlikte yüzümüzde tebessüm olmayı başardılar şimdiye kadar. Depremle ilgili muhteşem konuşmasıyla gündeme geldi en son Ali Sunal. Hepimizi soluksuz bıraktı dinlerken. Babasının kendisine tebessüm ve kahkahadan çok daha fazla şey bıraktığın anlattı o serenat bize. Vicdan ve sorumluluk kokuyordu cümleler… Kemal Sunal kokuyordu.
Fatih Erbakan.
Yetişmiş bir evlattı şüphesiz. Eğitimliydi. Babası gibi o da mühendis. Ama siyasi mühendislik başka bir şey. Maalesef bu konuda babasından çok uzaktaydı oğul Erbakan. Babasının proje olarak gördüğü bir parti ve kurmayları ile el sıkıştı geçtiğimiz günlerde. Tercihtir, olabilir. Neyse.. Oğul Erbakan masaya 30 maddelik bir anlaşma metni koydu. Tereddütsüz kabul gördü bu maddeler AK Parti tarafından. Bunların arasında mütecaviz maddeler bulunuyordu oysaki. Toplumsal cinsiyetçilik kaldırılsın, zina suç sayılsın ve en önemlisi 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlükten kalksın deniyordu. LGBT ve süresiz nafaka hakkının ortadan kaldırılması önerileri de cabasıydı.
Fatih Erbakan’ın babasının soyadının yanına iliştirilen HOCA unvanını bir çoğunuz dini bir terminolojiye bağlarsınız ama öyle değil. Necmettin Erbakan özellikle Almanya’da bir bilim adamı olarak tanınan bir siyasetçiydi. Ona bu unvanı din değil bilim verdi. Çünkü yakıt ve motor üzerine tez ve makaleleri vardı. Ne var ki oğul Erbakan’ın iktidarın eline tutuşturduğu maddeler arasında şiddet vardı, kadın vardı, cinsiyetçilik vardı.

İki baba
İki oğul
İki miras.

Ve William Shakespeare derki;
“Hiçbir miras doğruluk kadar zengin değildir”
Gerisiniz siz anlayın.

Author

Share