BUZDOLABI ALAMADIĞĞĞĞ..

Author

Categories

Share

Ekonomik durumlar malum. Bir de yanıbaşımızda bir savaş.
Anlayacağınız ahval kötü..
Hal böyle olunca bu sokağa yansıyor, evimize yansıyor, psikolojimize yansıyor, sağlığımıza yansıyor..
Söylemeye gerek yok, başkanlık sistemi var olduğundan beri , yüce meclisin halleri de yerel meclislere yansıyor.
Muhalefetin liderleri Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi yeniden ihdas etmek için kolları sıvarken, yerel meclisler hizmet odağından zaman zaman ayrılarak genel siyasete ev sahipliği yapıyor.
Buna bizde gazeteciler olarak şahitlik ediyoruz.
Bazen durumlar o kadar çelişkili bir hal alıyor ki, mizaha dönüştüğü de oluyor. Tecrübeli ve liyakatli diyebileceğiniz siyasiler rakiplerine öyle asitler yapıyor ki, rakibinin o golü kaçırması mümkün değil.
Bir süre önce, sanırım Aralık ayı meclis toplantısında, İttifakın önemli isimlerinden biri olan Mahmut Tat’ın belediyenin ekmek büfeleri ve üretim kapasitesi ile ilgili mecliste yaptığı konuşma hala hafızalarda. O dönemde oluşan ekmek kuyruğundan rahatsız olan Tat’ın, mensubu olduğu merkezi hükümetin ekonomi politikalarının yarattığı ekmek fiyatlarını sorgulamak yerine belediyenin ekmek üretim kapasitesini ve büfe sayısını sorgulaması bu mizaha bir örnek..
Bu hafta başı Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak’ın ilginç çıkışı da Tat’ın mecliste düştüğü durumdan pek farklı değildi. Gültak’ın çiftçiye destek adı altında meclise sunduğu gübre desteğinin de neden sonuç ilişkisi açısından Tat’ın ekmeğinden bir farkı yoktu. Neredeyse yüzde 200’lere ulaşan zamlarla çiftçinin belini büken gübre için Büyükşehir Belediyesinin devreye girmesi gerektiğine kanaat getiren Gültak’ın kendi hükümetinin alamadığı önlemi, bütçesi belli, sorumluluğu belli, sınırları belli bir kurumdan istemesi kesinlikle mizah ya da strateji olmalıydı. Şayet bu mizah yapılacak bir konu değilse bu stratejinin hem kendi içinde hem de hedefsel tutarlılığı yoktu maalesef. Bir iktidar mensubu olarak gübre desteği üzerinden Vahap Seçer’i zor duruma düşürmek, yani bağcıyı dövmek yerine gübre fiyatlarının tarihsel gelişimini incelemek, neden dışa bağımlı olduğumuzu yorumlamak ve yaşanan artışların nedenlerine fokuslanmak en doğru olanıydı bana göre .
Meclisin satır aralarında bir de buzdolabı vardı ilgimi çeken.. Sayın Gültak gibi tecrübeli bir siyasetçinin bundan 15 yıl öce buzdolabı alamıyorduk çıkışı da bir o kadar manidardı. Üşenmedim baktım 15 yıl önceki buzdolabı fiyatlarına. O dönemki 5’li ya da 7’li beyaz eşya seti ( Buzdolabı-Fırın-Çamaşır Makinası- Bulaşık Makinası, Televizyon, vs vs) kampanyaları neredeyse şimdi bir buzdolabı fiyatına denk geliyor. Asgari ücret yine bugünkü gibi düşük olsa da en azından alım gücü makul seviyelerdeydi. İşte bu makulluğun , mağdurluğa dönüşümünün ana nedeni de siyasetin ve siyasetçinin bu garip matematiğiydi aslında.
Bir de siyasetçiler, mikrofonu görünce zaman yolculuğuna çıkan çizgili tişörtlü amca replikleri ile günü kurtaramayacaklarını bilmeliler. Daha dikkatli olmalılar..
Bu söylemler, bu haller, talihsiz, mizahi, manidar, stratejik .. Adına ne derseniz deyin..
Ama vatandaş sizin matematiğinizden anlamaz.
Onun matematiği filesine sığan kadardır, çocuğunun gözlerine bakana kadar.

Author

Share