Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birine giriyoruz.
Siyasi tarihimizde eşine az rastlanan bir uzlaşma kültürünün nasıl bir sonuç doğuracağını merakla bekliyoruz.
Bu süreçte küçük siyasi aktörlerin, puzzle’ın büyük parçaları haline geldiğini görüyoruz.
Bu aktörler oyuna, boyuna posuna, soyuna sopuna göre değil, ortaya koyduğu iradeye göre bu ittifakın dinamiklerini oluşturuyor.
Peki, Mersin bu seçimlere nasıl hazırlanıyor.
Partiler aday adaylığı sürecinde oldukça hareketli tabi ki.
Bu seçimin ne anlama geldiğinin tam anlamıyla farkında mı bilmiyorum ama Mersin’in daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de doğru refleks göstereceğini düşünüyorum.
Millet İttifakı’nın özellikle Mersin ölçeğinde motorik gücü olan CHP’nin seçime ağırlığını koymasını bekliyorum.
Ama bu ağırlığın zemin ve şartlarının oluşması lazım.
Hali hazırda 93 başvuru yapılmış durumda aday adaylığı için.
Partilerine emek vermiş ve zaman ayırmış birçok isim haklarında verilecek kararı beklemeye başladı bile.
Ne var ki adayların önemli bir kısmı klişeleşmiş isimler.
Birçoğu geleneksel siyaset içinde yoğrulmuş ve partileriyle anılır hale gelmişler.
Parti içerisinde de her birinin karşılığı var.
Lakin bu seçimin parametreleri ve argümanları adayın partiye verdiği emekle veya parti içindeki özgül ağırlığıyla da sınırlı değil.
Çünkü bir sistemi değiştirebilmek için yola çıkan bir partinin ya da adayın öncelikle kendi içindeki değişimi kabul etmesi ve yüzleşmesi lazım.
Demografik yapısı çok özel olan Mersin’de CHP gibi dinamik ve cazibe merkezi olan bir partinin muhafazakar yapısını özellikle bu tarihi seçim öncesi yeniden gözden geçirmesi de gerekiyor.
İlkelerinden uzaklaşmadan ama başka parti ve düşüncelerin tabanlarından oy devşirebilecek isimlere yönelmek bu tarihi seçimin anahtar hamlelerinden biri olacak bana göre.
Biliyorum adaylık kovalayan birçok isim bu söylediklerime alınganlık gösterebilir ama bu isimlere Cumhurbaşkanı adaylarının bu konuda yaptığı stratejik hamlelere dikkat etmesini öneririm.
Sinan Ateş’in eşi ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun evladını kendine yol arkadaşı yapan bir liderin partisinde iseniz, adaylığınızın sadece partisel değil toplumsal mutabakat içermesi gerektiğini de anlamalısınız.
Mesela bunun bir başka çarpıcı örneği de Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’dir. CHP’li Seçer 2019’un Mart ayında iki kişiden birinin oyunu alarak başkanlık koltuğuna oturmuştur. Ne var ki bu kentin siyasi istatistiklerine bakıldığında iki kişiden biri CHP’li değildir. Seçer’in partisel kimliğinin dışındaki kişisel ve mesleki özellikleri, seçim stratejileri, kampanya metodları kendisini partisinin üzerinde bir oy potansiyeline taşımıştır.
Yerel seçim başka genel seçim başka diyeceksiniz.
Belki de haklısınız.
Her ne kadar yerel seçimin parametreleri genel seçimlere göre farklılıklar gösterse de aday profilinin bu seçimlerde kentin dokusu, dinamikleri ve demografik yapısı ile örtüşmesi gerekiyor.
Şimdi merakla bekliyoruz.
Gelecek hafta sonu listeler belli olacak ve adaylar netleşecek.
Biliyorum ki bazıları kıyameti koparacak, bazıları küsecek, bazıları da bir başka bahara diyecek.
Kimse aynaya bakmayacak.
Kendine toz kondurmayacak.
Ama unutulmamalıdır ki bu seçim bireysel umutların değil toplumsal umutların seçimi olacak.
Diyeceğim o ki;
Siyaset sebat, sabır ve sınavdır.
Bugün sana “hayır” denildiğinde ki tavrın, kim bilir belki de seni bekleyen “evet’lerin” habercisidir.