Uzun süredir STK’lar maalesef Sivil Toplum Kuruluşları değil de Sessiz Toplum Kuruluşları haline geldi.
Toplumun yaşadığı ağır ekonomik koşullara karşı reaksiyon göstermeyen, fikir üretmeyen..
Ülkemizdeki baskın siyasal iklimin de bu sessizliğe katkısı büyük tabi ki.
Mersin bu sesin en çok çıkması gereken yerlerden biri. Yatırımlardan istediği payı alamayan, lobi faaliyetleri cılız, dayanışma ve koordinasyonu bozuk, yorulmuş ve yıpratılmış bir kent.
Çok odaklı bir ekonomik yapıya sahip olmasına ve üretmesine rağmen verdiği vergilerin bile karşılığını alamamış bir kent.
Anlayacağınız varlık içinde yokluk çeken bir şehir.
Bu kentin ekonomideki ana arteri ise Ticaret ve Sanayi Odası.
Önemli bir kuruluş ve örgütlenme.
Allah’tan ülkenin ve kentin içinde bulunduğu durumu tespit eden, konuşan, gelişmeleri yorumlayan bir başkanı var.
Ayhan Kızıltan.
Yoğun tartışmaların odağındaki bir seçimden galip çıkarak koltuğa oturan, nasıl bir başkanlık yürüteceği merak konusu olan ve itidalli bakılan bir isimdi Kızlıtan.
Üstüne üstlük ekonominin can çekiştiği ve üstüne birde pandemi döneminin sancılarının yaşandığı bir dönemde bu görevi yürütmeye çalıştı.
Sanayicinin, esnafın, çiftçinin morale ve desteğe ihtiyacı olduğu bir dönemde makamında oturmak yerine kap kapı dolaştı.
İrili ufaklı her projenin bir ucundan tuttu. Büyük yatırımcıya da küçük yatırımcıya da eşit duygularla yaklaştı ve kurdeleleri kesen makas oldu.
Sağda solda söylenmek ve şikayetlenmek yerine söyledi ve kamuoyuyla paylaştı.
Yapıcı ve uzlaşmacı kimliğini terketmeden ve politize olmadan isyan etti. Diğer meslek örgütleri ve STK’lar ile dayanışma formülleri aradı.
Kampüs modeli değil şehir modeli bir başkan olmayı tercih etti Ayhan Kızıltan… Bir berberin açılışında da gördük onu, bir entegre tesisin açılışında da. Aşure yerken de kameralara yansıdı, düğünlerde neredeyse kadrolu şahitlik yaparken de karşımıza çıktı.
Yaşadığı toplumdan uzak, despotik, ulaşılamayan yönetici tipi son yıllarda popüler olsa da dünyada, bilinçaltımız hep bizden birini arar o koltukta. İşte Ayhan Kızıltan’ın çevresine ve kamuoyuna verdiği duygu tam da bu. Kolay ulaşılmak belki kendisi için bir dezavantaj olabilir, kendisini yorabilir hatta mutsuz bile edebilir. Ama bu yöneticiliğin kaderidir. Kızıltan bu kadere razı olmuş bir başkan.
Oda seçimleri takvimine girerken yine en favori aday olduğunu hepimiz itiraf ediyoruz zaten… Ben bir tık daha öteye gidiyorum. Mersin’de bir siyasi seçimde de yarışsa favori adaydır Ayhan Kızıltan. Kentli olmayı başaran, herkese kucak açan ve odada yaptığı başarılı çalışmalarla bunu çok ta hak eden birisi.
Şimdi hak ettiği övgüyü teslim etmek gerek.